20 Aralık 2010 Pazartesi

Ne Yapmalı?

http://fizy.com/#s/1agyo0

Ne zamandır yazamıyorum yoğunluktan ve yorgunluktan dolayı. Fiziken yorulmak fazla problem değil de mental yorgunluk tek başına yetiyor. Sadece yaptığınız işin değil, tüm hayatınızın yorgunluğunun toplandığını düşünün. İşte öyle..

İlişkiler hiç bir zaman ikili değil. Hep dış etmenler var. Şartlar, durumlar.. Onlara göre hareket etmek zorunda olduğumuz, bizi kısıtlayan, hayatımıza istemesek de yön veren şartlar. O yüzden basit düşünmek yetmiyor, daha çoğu gerekiyor. E çok düşünmek de insanı mutlu etmiyor.

Eylemleri yönetmek ve gerçekleştirmek, insan ilişkilerini yönetmek ve sürdürmekten çok daha kolay. Çünkü maddesel durumlarda sınırlar çok daha net ve kesin. Soyutta ise sonu yokmuşçasına düşünmek zorundayız ama düşündükçe işler daha da karışık hale geliyor. Yanlış kararlar veriyoruz, bazen onu da beceremiyoruz. Susmayı eylemsiz kalmayı tercih ediyoruz ya da tüm gücümüzle kaçıyoruz. Kaçacak gücümüz yoksa bize gelenleri itmeye çabalıyoruz çaresizce ve bencilce. Ancak itmesek en çok zararı yine kendimizin göreceğini biliyoruz.

Ne yapmalı peki?

Cevabı yok.

İki ucu b.klu değnek.

19 Aralık 2010 Pazar

Sessiz

İnsan bir şeyin değerini kaybettikten sonra anlar ya.. Hep öyle olmaz işte. Bazen en çok değer verdiğiniz şey kayar gider ellerinizin arasından. Siz elinizden geleni yapmışsınızdır ancak fayda etmemiştir. Son safha çaresizlik. Hissedersiniz içinizden bir parçanın koptuğunu. Narkozsuz ameliyat gibi. Acı. Belki de bu farkındalık acının dinme süresini kısaltır ama ya şiddeti? Tam aksi. Hem tüm acılar geçer mi ki? Sonrasında ise nasır tutmuş ruhunuz nadasa bırakır kendini. Sessiz ama sakin değil. Sadece sessiz..