16 Ağustos 2010 Pazartesi

Pişman Olmak vs Hayıflanmak

Keşke'ler vardır hayatımızda. Belki önemsiz bir detaydır, belki de sadece bir detay olması bile hayatımızın akışını değiştirmeye yetmiştir. Aklımızdadır hep. İster istemez kurarız keşke'yle başlayan bir cümle.

Bana göre bu cümleler ikiye ayrılıyor. "Keşke+olumlu di'li geçmişin şartı" ve "keşke+olumsuz di'li geçmişin şartı". Yani "keşke yapsaydım" ve "keşke yapmasaydım" gibi..

Bazen karar anları çıkar karşımıza. Fırsattır belki alacağımız cesur bir karar, belki de fırsat olmamakla beraber sahip olduklarımızı da alıp götürecektir. Sonuçlarını kestiremediğimiz kararlar.. İnce eler, sık dokuruz. Düşün düşün bir hal oluruz. Ve bir seçim yaparız. Bu seçim sonucunda ya pişman olma riskini göze alırız ya da bu riski göze almamaktan doğan hayıflanma duygusuna kapıları açarız.

Hayıflanmanın kelime anlamı, "kaybedilen bir fırsat için üzülmek". Tabii ki TDK bu üzüntünün derinliği ve süresi hakkında bir öngörüde bulunamıyor. Ancak o fırsatı kaybettiğiniz anda bir daha geri getirememek, zamanı geri döndürememek bu duyguya sonsuza dek hayat vermez mi? Zaman geçtikçe daha çok yargılamaz mıyız kendimizi? Bilinmezlik, merak duyguları kemirmez mi beynimizin ucra köşelerini? "Ya yapsaydım"ın cevabını arar dururuz içimizde, bulamayacağımızı bile bile.

Pişman olmak da dünyanın en güzel duygularından biri değildir. Hatta hiç değildir. TDK diyor ki, "yapılan işin yanlış sonuç verdiğini görmek". Yapmışızdır, kötü sonuçla karşılaşmışızdır, belki de kaybetmişizdir elimizdekileri. Can sıkar ama hiç olmazsa nettir. Neyin ne olduğu önümüzdedir. Merak, kuşku gibi kavramlara yer yoktur. Üstüne üstlük bu netlik yitirilenlerin geri kazanımında da faydalı olabilir.

Tabii ki burdan pişman olmak her zaman için hayıflanmaktan daha iyidir anlamı çıkarılmamalı. Tamir edilemeyecek hasarlar da meydana gelebileceğinden, eylemsiz kalmak da gayet doğru bir tercih olabilir. Eylemsiz kalmak zordur evet, ama hayat da zor değil mi zaten?

Pişman olmakla, hayıflanmak arasındaki farkı dershane hocamız öğretmişti. çok hoşuma gitmişti o zaman, nedendir bilmem. Çok gerçekti, yaşamın içindendi o yüzden belki de. O gün bugündür, bir terazi kurdum kafamda. Terazinin gösterdiği değeri "zaman geri gelmiyor" süzgecinden geçirip, ileride "keşke"ye dönüşmeyeceğini umarak hareket ediyorum. Keşke'ler artsa da, varsın artsın, önemli olan içim rahat olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder