Hüseyin Aslantürk Hoca'mın notlarından bir alıntı:
Bülbül bir gün, onca şakımasına rağmen hiç ses çıkarmayan güle hem küser hem de çok kızar! Soluğu doğru lalenin yanında alır hırsından... Ve başlar lalenin başında yine şakımaya! Hatta güle sesini duyurmak ve kıskandırmak için daha önce hiç ötmediği kadar yükseltir sesini. Bülbülün o sesini duyan herkes lalenin başına toplanır. Menekşeler, karanfiller, kardelenler, leylaklar gıptayla bakarlar laleye... Öyle ki; lale kıpkırmızı oluverir bir anda, tıpkı gül gibi... Bülbül zafer kazanmışcasına daha da güçlü ötmek için zorlar kendini ama çıkmaz sesi artık. Ötecek hali kalmayınca da, ne lalenin kırmızısı ne de onu dinleyen çiçekler kalır etrafında. Tıpkı geri döndüğünde bulamadığı gül gibi...
Bülbül telaşlanır ve gözyaşları içinde sorar orkideye; "Gülüm nerede?" diye...
Orkide, "Gülün öldü!" der bülbüle...
Çok üzülür bülbül, bin pişman olur yaptığına!
"Ben onu sadece kıskandırmak için yapmıştım" diye ağlayan bülbülün gözyaşlarını siler orkide ve şöyle der;
"Hata ettin ey bülbül! Gülü herkes kırmızı bilirdi ama o kırmızısını tıpkı lale gibi senin ötüşünden almıştı zamanında. Herkes sana işte böyle hayrandı ama bir tek O, en kırmızıydı sana! Çünkü sessizliğinde de sevdi, şakırken de seni... Bil ki o üzüntüsünden değil, sadece sensizlikten öldü. Şimdi nerede kırmızı bir lale görürsen bil ki bir gül daha ölmüştür.
"Hatıralar mı yaşatır insanı, insan mı yaşartır hatıraları?
Gül mü, bülbül mü, lale mi? Hangisi sensin?
YanıtlaSil"...bülbül olmayi seçtiysen, bir ömür yanacaksın.
YanıtlaSilgül olmayı seçtiysen, bir ömür solacaksın..."
lale olmak daha da üzücü. önemli olan ders almak.