Yaklaşık 10 sene önce Şile'den yazlık aldığımızda arabada Deniz Seki'nin ikinci albümü vardı. Kesintisiz 5-6 sene her hafta sonu, bir saat gidiş, bir saat dönüş yolculuğunda hep bu kaset çaldı. Ne radyo çaldı ne başka bir kaset. Aynı sırayla aynı şarkılar. Eğer o kaset esrarengiz şekilde kaybolmamış olsaydı, şu anda hala arabada o çalıyor olabilirdi. Ben de hala bir şarkının bitişinden hangi şarkının başlayacağını anlayıp, Deniz Seki'den önce şarkıya başlıyor olurdum.
Aşağıdaki linkte bahsettiğim ve yüksek ihtimalle hatırlayacağınız albümü bulabilirsiniz. İyi dinlemeler. :)
25 Temmuz 2011 Pazartesi
21 Temmuz 2011 Perşembe
İkiyüzlülük
Yerine göre davranmakla ikiyüzlülük arasında ince, hayır aslında, kalın bir çizgi var. Ama bu kalın çizgiyi dahi farkedemeyen insanlar var. Farklı kişiliklerle hem kendine hem başkalarına iyilik yaptığını sanan, kimi iyi niyetli kimi kötü niyetli insanlar bunlar. Ancak zararla oturduktan sonra anlayacaklardır yanlışlarını, belki de anlamak istemeyecek kadar kibirlidirler, kim bilir.. Ve zaman en büyük düşmanıdır riyakarların, eninde sonunda ortaya çıkar o kimselerin görünmeyen ikinci yüzü.
18 Temmuz 2011 Pazartesi
Kısmet'siz Hayat
Kaderci bir toplumuz. "Kısmet", "nasip", "kader" kelimelerini ne kadar çok kullanıyoruz farkında mısınız? Bir de atasözlerimize bakın: "Su akar yolunu bulur.", "Her şey olacağına varır.", "Her şerde bir hayır vardır." diye devam ediyor. Oh ne rahat! Biz öylece duruyoruz, hayat akıyor kendi kendine. Bizim bir şey yapmamıza gerek yok. Armut piş, ağzıma düş. Pişmezse de olacağı varmış deyip kabullen. Ne ala!
İnsan, "kısmet", "nasip" türevi kelimeleri kullandığı derecede aciz bence. Lafın gelişi veya esprili bir şekilde söylenmesi kabul, hatta bir açıdan da komik ama hayatın akışının değişmeyeceğini düşünmek, buna razı olmak asla kabul edilemez.
Günümüzde fiziksel engeller gitgide küçülmekte, her şey kafada bitmekte. Hastalıklar düşünce ile iyileştiriliyor artık, savaşlar beden bedene veya bombalarla değil düşüncelerle yapılıyor. Soyutu bu kadar gerçek kılabiliyorken, elimizdeki bu gücü kullanmamak, insan olarak sahip olduklarımıza karşı bir ihanet belki de. Her zaman şans yaver gitmez tabii ama bu konuda kararlı ve inatçı olmalı insan, kendine olan güvenden şaşmamalı hiçbir zaman.
Resme daha geniş bir çerçeveden bakınca görmek hiç de zor değil aslında. Çünkü resmin tam dibinde, bir anlamda hayatın içinde, olduğumuz için tümüne hakim olabileceğimizi unutuyoruz. Bir ufak kıvılcıma bakıyor her şey. Kafamızda beliren bir küçük parlama sadece.. Dünyayı değiştirmese bile, hayatınızı veya hayatları değiştirebilir, sizi çok farklı kılabilir sıradan "kısmetçi" insanlardan..
İnsan, "kısmet", "nasip" türevi kelimeleri kullandığı derecede aciz bence. Lafın gelişi veya esprili bir şekilde söylenmesi kabul, hatta bir açıdan da komik ama hayatın akışının değişmeyeceğini düşünmek, buna razı olmak asla kabul edilemez.
Günümüzde fiziksel engeller gitgide küçülmekte, her şey kafada bitmekte. Hastalıklar düşünce ile iyileştiriliyor artık, savaşlar beden bedene veya bombalarla değil düşüncelerle yapılıyor. Soyutu bu kadar gerçek kılabiliyorken, elimizdeki bu gücü kullanmamak, insan olarak sahip olduklarımıza karşı bir ihanet belki de. Her zaman şans yaver gitmez tabii ama bu konuda kararlı ve inatçı olmalı insan, kendine olan güvenden şaşmamalı hiçbir zaman.
Resme daha geniş bir çerçeveden bakınca görmek hiç de zor değil aslında. Çünkü resmin tam dibinde, bir anlamda hayatın içinde, olduğumuz için tümüne hakim olabileceğimizi unutuyoruz. Bir ufak kıvılcıma bakıyor her şey. Kafamızda beliren bir küçük parlama sadece.. Dünyayı değiştirmese bile, hayatınızı veya hayatları değiştirebilir, sizi çok farklı kılabilir sıradan "kısmetçi" insanlardan..
2 Temmuz 2011 Cumartesi
Süreksiz Gri
Hayatı gri yaşamak çok mantıklı. Kimi zaman koyu griye, kimi zaman da beyaza yakın bir griye bürünerek yola devam etmek mümkün. Ama öyle anlar gelir ki karar vermek gerekir. İlla siyahla beyaz olmak zorunda değil, sadece griyi seçmek ya da seçmemek de bir karar. Ve karar vermek demek bir şeyleri feda etmek demek. Karar vermekten, feda etmekten ne kadar korkulursa o kadar da kötüye gider durum. Yapıcı olmak, değer vermek, uğurda didinmek önemli ancak tüm bu çabalar boşa ise kangren kolu kesip tüm vücudu kurtarmak da yanlış bir düşünce değil bazen. Kötüyü sarıp sarmalayıp gizlemektense; def etmek, hayata daha temiz daha duru devam etmek çok daha doğru bazen.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)