Lisede boş dersler, boş günler olurdu. Kimi okuldan çıkmaya çalışırdı, kimi kantinde sohbet ederdi. Bazıları da kaçıncı defa olduğunu hatırlamadan ya Kurtuluş ya Cumhuriyet serisini izlerdi.
Adnan Dinçer Salonu'na girip ilk dersten son derse kadar o mükemmel serileri izlerdik, evet. (Hatta o kadar çok izledik ki hangisi Kurtuluş hangisi Cumhuriyet hala karıştırırım.) Ve her defasında salondan çıktığımızda bu destansı zaferin coşkusunu yaşarken, o zamanla şimdiyi karşılaştırırdım. Ülkemiz uğruna, vatanımız uğruna feda edeceklerimizi düşünürdüm. Ordu-millet kavramını düşünürdüm. Bir kez daha ülkemin, bayrağımın en büyük savunucusunun kendim olduğunu düşünürdüm, bu ülkenin her genci gibi.
Şimdi ise ülkem üstünde oynanan oyunları düşünüyorum. Ordumuz üstünde oynanan oyunları düşünüyorum. Ama içim rahat. En kötü senaryoyu bile getirsek aklımıza, Kurtuluş serisini izleyen biri için, sadece kalpte duyulan o coşku bile gerek fiziki gerek ideolojik düşmanlarımızı alt etmeye yeter. En fazla yapacakları bize bir zafer daha kazandırmak olur.
Zafer Bayramı'mız bir kez daha kutlu olsun, en sevdiğim marşlardan biri eşliğinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder