Fırsat eşitsizliği diye bir şey var. Doğduğun anda, belki doğmadan, sahip oluyorsun bu eşit olmayan sosyal özelliklere. Daha sonra hayatın boyunca memnun olmadığın her şeyi düzeltmek için çabalıyorsun. Kimi zaman yeterli olmuyor bu çaba aradaki farkı kapamaya, kimi zaman da hedefe ulaştığında koca bir ömrü geride bıraktığını fark ediyorsun.
Bir de eşit! olan özelliklere sahip olanlar var. Şanslılar diyebiliriz belki onlara, ya da olması gerektiği gibi olanlar. Kendilerine daha ileri hedefler koyabilen, başarmak içinse daha çok imkana sahip olanlar..
Bir de tersten eşit! olanlar var. Oğlunun aldığı, bir memurun 3 yıllık maaşı değerindeki tekneyi adamlarına parçalatanlar..
Sonuçta eşitsizlik sadece ülkemizde değil tüm dünyada var olan bir gerçek. Bunu herhangi bir siyasal veya mali düzen çözebilecek olsaydı, bugün zaten bu durumda olmazdı hayat. Tabii olaya sadece imkan, para, sosyal statü olarak bakmamak gerek. Hani ölmek üzere olan Afrikalı bebeğin civarında bekleyen akbaba var ya.. İşte eşitsizliğin en ağır fotoğrafı orada.
Burada asıl konu bu eşitsizliği kabullendikten sonra özellikle eşit! olan diye bahsettiklerimin bu duruma karşı ne tavır takındığı ve bunu gidermek için içinde istek uyanması gerektiğidir. Tersten eşit! olanlardan böyle bir şey beklemek zor.. Ancak aklı, fikri hür insanların adalet anlayışı ve adil olma isteği, hayatın tüm gerçeklerini pozitife döndüremeyecek olsa bile çevresindekilere umut ve mutluluk kaynağı olacaktır. Hayat aslında bu kadar basit.
Peki siz, -bugün ya da bugüne kadar- daha adil, daha eşit, daha umut dolu bir toplum için ne yaptınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder