27 Kasım 2011 Pazar

Güneydoğu Anı-Gezi Yazıları

Yer Sabiha Gökçen Havalimanı. On arkadaş heyecanla uzun zamandır hayalini kurduğumuz Güneydoğu gezisine başlamak üzereyiz. Gezimiz Çarşamba "sabahın körü" uçağıyla Hatay'dan başlıyor, ertesi günler Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Gaziantep diye devam ediyor. Gezinin iki amacı var. Birincisi, ülkemizin eşsiz güzelliklerini görmek. İkincisi ve benim için en önemli olanı "yemekler". Düşünmesi bile heyecan verici...


1.Gün - Hatay

Hatay'a geldiğimizde hava çok güzeldi. Karlı YBK haftası sonrası doğa ana bizden özür diliyor gibiydi. Öncelikle kahvaltı etmeliydik ancak yöresel kahvaltı edebileceğimiz bir yer bulamadık. Biz de kendimiz yaratalım dedik, Hatay'ın meşhur peynirlerinden birkaç çeşit aldık. Aynı şekilde fırından, pastaneden ne bulduysak alıp çay bahçesine doğru yola koyulduk.


 Güzel bir kahvaltıdan sonra Meclis Binası'nı ve Saint Pierre Kilisesi'ni gezdik. Meclis Binası güzeldi ancak taş yığınından ibaret olan kilise bizi görsel olarak pek tatmin etmedi. Kilisenin en güzel yanı artık reklamlara bile konu olan tarih bilgilerini bizimle paylaşıp bahşiş bekleyen yörenin çocuklarıydı. Bilgi dağarcıkları ve konuşma akıcılıkları etkileyiciydi.


Oradan Titus Tüneli'nin bulunduğu Samandağ'a geçtik. Bol bol yürüyüp fotoğraf çektik. Deniz kenarında olması da ayrı güzeldi. Ayaklarımızı suya sokup az da olsa yorgunluğumuzu attık.


 Ve günün en önemli kısmı: Yemek zamanı! Yemek yemek için Harbiye'ye çıktık. Harbiye, içinde şelale olan ve yemek yiyip bir şeyler içebileceğiniz bir semt Hatay'da. Aldığımız tavsiyeler üzerine (tabii ki gelmeden önce sorduk soruşturduk :9) Kervan Lokantası'na girdik. Meze ve yemekler güzeldi. Ama tabii ki assolist künefeydi. Gelmesini beklemek bile ayrı güzeldi. Tadınca İstanbul'da yediklerimizin aslında künefe olmadığını anladık. Peyniri, şerbeti, fıstığı.. Hepsi farklı. Künefeyi yemeye başladığınız anla bitirdiğiniz an arasında sürede farklı bir dünyaya geçiyorsunuz. O nedenle fotoğrafını çekmeyi de unutmuşuz sanırım.


Yemek sonrasında şelale kenarında oturup bir şeyler içtik. Ancak kafamızda şu soru vardı. Hatay'a gelip sadece bir porsiyon mu künefe yiyecektik? Aklımıza başımıza toplayıp hemen künefeciye gittik. Birer porsiyon (bazılarımız iki) daha yedik. Artık mutluyduk, uyuyabilirdik. Uygun, temiz bir otel bulup yeni gün için uykuya daldık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder