O bitti, İncesaz-Turkuaz hoşuma gitti şu an. http://www.youtube.com/watch?v=UFb8aqElodQ&feature=related
Işık da kapalı bu arada ama hem laptopun ışığı hem de güneşlik kapalı olmasına rağmen odamın içine girebilen sokak lambasının ışığı odamdaki eşyaları seçilir hale getiriyor. Seçemesem daha da hoşuma gidecek sanki. Karanlığı sever oldum. Niye sever ki bir insan karanlığı. Eskiden karanlık benim için ışığın olmadığı yerdi sadece. Şimdi ise saklanma, dinlenme hatta huzur bulma aracı oldu bile diyebilirim.
Bunlar hep bağlantılı mı bilmiyorum ama eskisi kadar düşünmez de oldum. Eskiden üç düşünen bir konuşan ben, zaman zaman düşünmeden konuşur oldum. Bu durumda doğal olarak etrafımdakileri kırmak, istemeden de olsa kaçınılmaz olabiliyor. Değiştim değil de, gittim geleceğim gibi hissediyorum. Zaman belirtmeden ama. Dükkanı kapatıp, kapıya 5 dakika sonra geliyorum yazan esnaflar gibiyim.
Bozmak her zaman yapmaktan daha zordur, farkındayım. Bugüne kadar hep yaptım, yapmaya çalıştım. Övünürüm de yapıcılığımla. Ama yoruldum sanki, dinlenmeye ihtiyacım var gibi hissediyorum. Eylemsiz kalmak bu yoğun tempoda zor da olsa rölantide yaşamanın tadını almak istiyorum biraz. Yokuş aşağı bir yol denk gelse de vitesi boşa alayım diyorum, benzinden de tasarruf. Oh ne güzel! Ama öyle olmuyor işte, hayat zor. Tırman da tırman. Zirveye ulaşmak diye bir şey de yok. daha önce yazdığım küçük şeyler'deki gibi. Bakalım nereye kadar..
Sokak lambasının ışığı güneşlikten içeriye giriyor dedim nazar değdirdim, söndü bir anda. Şarjı bitmek üzere olan bilgisayarımla başbaşa kaldık. Yazı da çok uzun olup sıkmasın sizi zaten.
Sonuç olarak bazal yaşamaya daha ne kadar devam edeceğim bilmiyorum. Umuyorum ki kısa sürecek ama siz farzedin ki dükkanın kepenklerini indirmeden kapısını kapatmışım, notumu da defterden koparılmış bir sayfaya kendi elimle büyük büyük yazarak asmışım:
Hemen Geliyorum.
kanka "cumaya gittim, geliyorum"cu musun ehi ehi?
YanıtlaSil